Browsing Category

Çökmüşlükler

Çökmüşlükler

Bir AMA daha ekledim, Zaten pek de mutlu sayılmayan ruhuma…

Soğuktu hava,
Aslında soğuk olduğunu biliyordum da,
Üşümek istemişti ruhum, belki çare olursa diye,
Ateşler içindeki yangınına

O da çare olmamış,
Zaten pek de mutlu sayılmayan ruhuma,
Ve daha da zor gelmişti bu coğrafya-bu beden-

“Gözlerin ateşler saçıyor,
Kelimelerin ise hüzün,
Baktığın yerlerde bizden farklı şeyler gördüğün kesin”

diye başlayan, biraz mutsuzluk biraz da umut barındıran bir cümle kurmuştu kadın -AMA demeden önce,

Bolca kilometre taşı barındıran tarihçeme bir AMA daha eklenmişti, tam da o anda,

Yaş 42, AMA ‘ların sayısı ise belirsiz bir hal almıştı,

Ne yeni başlangıçlara çare bir ruh,
Ne de “bitti” diyecek bir bedene sahipken,

Otobanda karşıdan karşıya geçmeye çalışan,
hızını tam da kestirmediği araçlara bakan ama çok da önemsemeden yolun ortasına atlayan,
Belki çok ufak milimlerle kurtulmuş bir şekilde otobanın yarısına geçen bir çocuk olursun…

Diğer yol ilki kadar seyrek araçlara sahne olmaz o otobanda,
Aslında bu sefer hızlarını daha fazla önemsersin araçların,
Ama kendini her yola atmak istediğinde bir araba gelir de kendini geri çekersin ya,

İşte tam da o anda, ne geri dönmenin faydası vardır,
ne de karşıya geçebilmenin yolu,

İşte böyle bir yaşta, 42’de, bir AMA daha ekledim,
Zaten pek de mutlu sayılmayan ruhuma…

Çökmüşlükler

Bugün de iyi bir insan olamadık!

Bugün de iyi bir insan olamadık,
Ne kadar günah varsa koyduk kefemize
Ruhumuza iyi gelecek ne varsa kafamızı diğer tarafa çevirdik
Bedenimizi doyurduk bugünde

Ruhumuz o kadar aç ki, bedenden umudu kesmiş gibi
Farklı rotaları gözlüyor
Bir umut ya yaşamak
Belki yarın iyi bir insan olur muyuz?

Çökmüşlükler

Bir intihar korkusu sarıyor içimi

Bir intihar korkusu sarıyor içimi o şarkı her çaldığında,
hayatı sorguluyorum,
aldığım her nefesin amacı belirsiz,
atılan her adım nereye ulaşmak için?
anlamsız kararlar alıyorum,
hiç olmadık zamanlarda ağlamak geliyor içimden,
gülüyorum bazen, evet bazen,
sonra bir garipseme ile durduruyorum gülümsemeyi,
üşüyorum sıcak havalarda,
uzun yollara çıkmak istiyorum,
bilmediğim yerlere gitmek
tanışmadığım insanlarla konuşmak
yeni insanların isimlerini öğrenmek
“ne sıkıntılar varmış” diyebilmek istiyorum

Hiç görmediğim bir insana aşık oluyorum birden
yaşamadığım hayatları anılarıma kaydediyorum
mahalleden her geçişimde beni bir an olsun durduran,
beynimdeki tüm düşünceleri kamaştıran o pembe çiçekli ağacın kokusunu
senin kokun sayıyorum,
çocukların gülüşmelerinde duyuyorum sesini
güneşli bir sabahın parıltısında gözlerini görüyorum,

Bir intihar korkusu sarıyor içimi gün her karardığında,
karanlık
sessizlik
yalnızlık
korku
düşüncelerim…

Çökmüşlükler

İçimizdeki cam kırıkları

İçimizde cam kırıkları biriktirerek büyüyoruz,
Ölüyoruz, ölüme yaklaşıyoruz mu demeliyiz belki de,

Başka hayatların hayallerini kurmanın heyecanı, bir o kadar da gerginliği ile geçiyor zaman,

Bir yaşa geliyorsun ki, artık başka hayatların sadece hayal olarak kalacağından emin oluyor insan,

İçindeki cam kırıklıklarını görmezden geliyor,

Yok sayıyor,

Mutluluğu bulduğunu sandığı en rahat anında derin bir nefes alırken, kalbinde hissettiği dayanılmaz cam kırığı batmasının etkisiyle fark ediyor, kaybettiği yanlarını…

Her bir hayal kırıklığını bir nevi mezar taşı gibi cam kırığı olarak içine gömmüş insanoğlu, çaresizliğinde boğuluyor.

Farklı bir hayat hayal ediyorum” ile başlayan cümlelerin,
Farklı bir hayat hayal ederdim”e dönüştüğü zamanlarda

Simsiyah boyanmış küçük hücresinin duvarlarını farklı renklere boyamaya çalışarak mutlu olacağını sanıyor,

Gerçek şu ki, hiçbir renk hücrene ne bir cam ekliyor ne de duvara çizdiğin kapı, seni dışarıya çıkarıyor.

Boyamayı, çizmeyi de bırakıyorsun bir süre sonra…

Çökmüşlükler

Tekrar eden bir ızdırap ve umut…

Gecenin çukurunda, tam da uykuya dalmanın arefesinde,

ya da her sabahın ilk ışıklarında göz kapaklarımı açma esnasında,

zihnimin ilk misafiri olurdun bir zamanlar,

hayallerim, gözlerime misafir olmanı beklemenin coşkusunu yaşardı,

 

Işığın her gün -aralıksız- geceye yenik düşmesi gibi ızdırap verici,

gün doğumunu beklemenin bayram sabahı heyecanı ve umudu gibiydi sana aşkım

 

Tekrar eden bir ızdırap ve umut…

 

 

Çökmüşlükler

Havaya cemreler, içime hüzünler düşüyor bugünlerde!

Havaya cemreler, içime hüzünler düşüyor bugünlerde!
Bahar’ı en derinden hissetmek varken,
Sonbahar’ın gittikçe grileşen,  ağaçları öldüren, yaprakları döken, güneşi küstürüp, karanlıkları çöktüren bir virüsü yayılıyor içimde.
Ahmet Kaya çalıyor kulaklarımda, bir “yakarım geceleri” diyor, bir “yitirdim bahçeleri”…

Sahi insanın içindeki bahçeleri yitirmesi ne acı..
O bahçeler değil midir içinde yeşilliği, kuş seslerini, çocuk koşuşturmalarını, salıncakları, uçurtma uçurmaları barındıran?

Sonbahar çöküyor,
Umut beslemek varken, her yeni sigaramda biraz daha katran biriktiriyorum içimde…

Umutlarımı toprağa gömdüm,
Uzandım üzerine,
Gittikçe grileşen içimde şarkılar mırıldandım,

 

“Denizlerde dalgalandım taşları oymak için
Doruklara sevdalandım ışığa doymak için
Irmaklarda durulandım dağları duymak için

Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye
Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya

Ahmet Kaya”

 

Sonbahar’ın her bir yağmur damlası toprağı doyuruyor,
Gömdüğüm umutlarımı filizlerindiriyordu,
Ben bilmeden…

Bir gün…
Güneşin yakıcı ışıkları altında uyandım uykumdan,
Yemyeşil kaplamış her yeri umutlarım,
Kuşlara selam etmiş,
Cıvıltılar sarmıştı bahçemi…

Çökmüşlükler

Ölü insanlar görüyorum!

Ölü insanlar görüyorum,
hayatlarından vazgeçmiş,
hayallerini rafa kaldırmış,
geçmişinden kopmuş,
yaşadıklarını unutmuş,
kalbi kurumuş,

Yalnız insanlar görüyorum,
mutlu olduklarını sanıyorlar,
gidiyorlar olmadık zamanlarda,
dost değil, anı biriktiriyorlar,
gelecek değil, geçmiş inşa ediyorlar,

Düşünceli insanlar görüyorum,
kendi içinde boğulan,
hep kendilerine isterken,
dışarıya kapalı kalan,

Donuk insanlar görüyorum,
suskunluğu benimseyen,
beklemeyi hareket etmek sanan,
hayat ışıklarıyla beslenip,
çevresindeki tüm ışıkları emen,

Seven insanlar görüyorum,
giden,
gitmeyi, kalmanın ötesinde gören,

Cesur insanlar görüyorum,
ölümü yaşama tercih etmiş,
kalabalıklar arasında yalnızlığına gömülmüş,
düşüncelerinde kaybolurken, donup kalmış
sevdiğini sanarken, sadece tüketmiş.

Kendini sandığından hep farklı yaşayan, hep farklı görünen!